Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hz Muhammed'in Hadisleri

Allah bir kavmi severse; kendilerine belâ gönderir, kendilerini sıkıntıya sokar. Allah insanlara acımayana, merhamet etmez. Allah’ı görüyormuş gibi ibâdet et. Zira, sen onu görmüyorsun ama, o seni görüyor. Allah’tan utanmayan, insanlardan da utanmaz. Allah-ü Taâlâ, muhakkak sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz; fakat kalplerinize ve amellerinize nazar buyurur. Amellerin kıymeti niyetlere bağlıdır. Herkesin niyeti ne ise eline o geçer. Asıl zenginlik, mal-mülk çokluğundan değildir. Gerçek zenginlik ancak gönül zenginliğidir. Bana çektirilen eziyet, hiç bir Peygamber’e çektirilmedi. Ben, ancak ahlâkın en güzellerini tamamlamak için gönderildim. Bildiğinizi herkese öğretiniz, bilginizi yayın, kolaylaştırın, zorlamayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize düşman olmayın, birbirinizden yüz çevirmeyin, birbirinize hased etmeyin, kin gütmeyin, ey Allah kulları kardeş olun. Bir kulun îmanı, gönlü doğru olmadıkça doğru olmaz; gönlü de, dili doğru olmadıkça

Hz Muhammed'in Güzel Ahlakı

Sevgili Peygamber Efendimiz üstün kişiliği, güvenilirliği , insana değer vermesi , hakkı gözetmesi , sabırlı ve hoşgörülü oluşu ile en güzel örnektir. Hz. Muhammed’in en önemli özelliği , başkalarına önerdiği öğütleri ve ahlak kurallarını önce kendi yaşamında uygulamasıdır. O , kendini başkalarından üstün görmemiş , Kur’an’ın öğütlerini ve yasaklarını yaşamının her anında uygulamıştır. Peygamberimiz bütün kemâl ve güzellikleri kendisinde toplamış, örnek bir şahsiyettir. O’nun mükemmel ahlâkını ciltler dolusu kitaplarla bile anlatmak mümkün değildir. Peygamberimizin ahlâkı Kur’an ahlâkı idi. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ımız O’nun ahlâkını överek, şöyle buyurmuştur: "Yâ Muhammed! Şüphesiz sen yüce bir ahlâk üzeresin." Peygamberimizin ahlâk ve yaşayışı Hz. Aişe annemize sorulduğu zaman "Siz Kur’an okumuyor musunuz? O’nun ahlâkı Kur’an’dan ibâret idi." diye cevap vermiştir. Peygamberimiz (s.a.s.) Cenâb-ı Hakk’a şöyle niyaz ediyordu: "Allah’ım! Beni ahlâkın en gü

Hz Muhammed'in Vefatı

Peygamber Efendimizin vefatından bir gün önceydi... Herkes nefesini tutmuş bekliyordu. Çünkü az evvel Hazreti Peygamber, “Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın” dediğinde, orada bulunan sahabelerden biri; “evet, benim bir alacağım var. Bir gün kırbacınızın ucu o sıra açık olan sırtıma değmişti de, canım yanmıştı” dedi. Hz. Peygamber hiç tereddüt etmeden üstündeki kıyafeti sıyırdı, arkasını döndü ve ‘vur’ dedi. Herkes şaşkındı. O sahabe hemen koşturdu ve elini yüzünü Hz. Peygamber’in mübarek sırtına sürdü, doyasıya öptü. Herkes şaşkındı. O sahabe hemen koşturdu ve elini yüzünü Hz. Peygamber’in mübarek sırtına sürdü, doyasıya öptü. Hz. Peygamber bu davranışıyla, kul hakkının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Vefatına çok az bir süre kala göz nuru kızı Hz. Fatma’yı yanına çağırdı ve kulağına bir şeyler söyledi. Hz. Fatma’nın önce üzüldüğü sonra sevindiği görüldü. Hikmeti sorulduğunda; “Babam bana yakında vefat edeceğini söyleyince çok üzüldüm. Fakat benim yanıma il

Hz. Muhammed (S.A.V) Resimleri ve Fotoğrafları

Allah’ın Resulü Hz. Muhammed (S.A.V)'in Lafzının Yer Aldığı Resimleri Sizlerle Paylaşıyoruz. İyi Seyirler.

Hz. Muhammed (S.A.V) Resimleri ve Fotoğrafları

Allah’ın Resulü Hz. Muhammed (S.A.V)'in Lafzının Yer Aldığı Resimleri Sizlerle Paylaşıyoruz. İyi Seyirler.

Hz. Muhammed (S.A.V) Resimleri ve Fotoğrafları

Allah’ın Resulü Hz. Muhammed (S.A.V)'in Lafzının Yer Aldığı Resimleri Sizlerle Paylaşıyoruz. İyi Seyirler.

Hz Muhammed'in Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahim "Ey insanlar! "Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha bulusamiyacagim. "Insanlar! "Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise, bu sehriniz (Mekke) nasil mübarek bir sehir ise, canlariniz, malariniz, namuslariniz da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmustur. "Ashabim! "Muhakkak Rabbinize kavusacaksiniz. O'da sizi yapti olayi sorguya cekecektir. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulastirsin. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunlari daha iyi anlayan birisine ulastirmis olur. "Ashabim! "Kimin yaninda bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her cesidi kalidirilmistir. Allah böyle hükmetmistir. Ilk kaldirdigim faiz de Abdulmutallib'in oglu (amcam) Abbas'in faizidir. Lakin anaparaniz size aittir. Ne zulmedi

Mekke'nin Fethi

Mekke, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz s.a.v.’in dünyaya teşrif buyurdukları, çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği şehir… Nübüvvet kitabının hem ön sözünün hem de son sözünün indirildiği, Hz. Adem a.s.’dan itibaren tevhit inancının merkezi ve müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin de bulunduğu şehir. Allah Rasulü s.a.v. kendisine peygamberlik vazifesi verildikten sonra önce Mekkelileri Allah’ın dinine davet etmiş, fakat onlar bunu kabul etmedikleri gibi müslüman olmaya başlayan herkese ellerinden gelen bütün eza cefayı da çektirmişlerdi. Hatta o kadar ileri gitmişlerdir ki, Rasulullah s.a.v.’i öldürme kararı almışlar, Cebrail a.s.’ın haber vermesiyle kurdukları tuzak boşa çıkmıştır. ‘Senden çıkarılmasaydım…’ Mekkeli müşriklerin bitmeyen eziyetleri sonucunda müminlerin dayanacak güçleri ve sabırları kalmayınca, Peygamber Efendimiz’in niyazıyla müminlere hicret, Mekke’yi terk etme izni verilmişti. Efendimiz s.a.v. Mekke’den çıkarılırken yaşlı gözlerle Mekke’ye dön

Hendek Savaşı

Hz. Peygamber (s.a.s)'in müsriklerle yaptigi büyük ve en önemli savaslarindan birisi. Uhud savasindan iki yil sonra, Hicret'in besinci yilinin sevval ayinda (23 subat 627) Medine'nin kuzeyinde cereyan etmistir. Kureys müsrikleri Uhud savasinda basarili olmuslardi ama müslümanlarin gücünü kiramamislardi. Tam tersine müslümanlar Medine'deki birlik ve beraberliklerini saglamlastirmis, askeri bakimdan daha güçlü bir duruma gelmislerdi. Medine'de sürekli problem çikaran Yahudi Benu Nadir kabilesi sürülmüs; doguda Zatu'r-Rika, kuzeyde Dumetü'l-Cendele yapilan seferler kesin zaferle sonuçlanmis, müslümanlarin gücü ve etkinligi gün geçtikçe daha da büyümüstü. Bunun sonucu olarak Mekke müsriklerinin Misir, Suriye ve Irak yönündeki kervan yollari tamamen kapatilmisti. Müslümanlarin bölgeye hakim bir güç olmaya baslamasi Islâma katilanlarin sayisini hizla artirmis, geçen zaman, müslümanlarin sosyal hayatlarini düzenleme ve yerlestirme yolunda önemli adimlar atmasina

Uhud Savaşı

Uhud Savaşı Uhud dağı eteklerinde 625 yılında gerçekleşmiştir. Hicret’in üçüncü yılında Kureyşliler, Bedir’in öcünü almak ve Arabistan’da kaybolan itibarlarını yeniden kazanmak için hazırlıklara başladılar. Oğlu öldürülen Ebu Süfyan, babası (Ebu Cehil) öldürülen İkrime ve kardeşi, babası, amcası ve oğlu öldürülen Ebu Süfyan’ın karısı Hind, bu yeni savaş hazırlığında baş rolü oynuyordu. Mekke’nin ileri gelenlerinden Cubeyr bin Mutim’in habeşi bir kölesi vardı, adı Vahşi’ydi. Cubeyr bin Mutim, kölesi Vahşi’ye dedi ki: “Sen de savaşa katıl! Şayet Muhammed’in amcası Hamza’yı öldürürsen, seni kölelikten azad edeceğim.” Vahşi, özgürlük uğruna savaşa katılmaya karar verdi. Ebu Süfyan komutasındaki 3000 kişilik ordu, Mekke üzerinden harekete geçti. Hz. Muhammed savaş öncesi müslümanları toplayarak istişare yaptı. Bu görüşme sonunda iki seçenek ortaya çıktı: 1. Düşman ordusuna Uhud dağının eteğinden saldırılması. 2. Şehir içinde müdafa savaşı. Bedir Savaşı’na katılmayan genç müslümanların ısra

Bedir Savaşı

Bedir Savaşı sayıca çok küçük iki ordu arasında cereyan etmesine rağmen, sadece İslam tarihi açısından değil tüm dünya tarihindeki en öenmli savaşladan biridir. 305 kişi den oluşan İslam ordusu eğer bu savaşta yenilmiş olsa idi belkide bugün yüz milyonlarca inananı bulunan İslam dini olmayacaktı. Hicri 2. senenin Ramazan ayında, Hz. Peygamber, Ebu Süfyan başkanlığında bir Mekke ticaret kervanının Şam bölgesine geçip, yakında dönmek üzere olduğunu haber alınca yanına 300 kadar askerini alarak Mekke-Şam yoluna doğru hareket etti. Bedir kasabası Medine'nin 120 km. kadar güneybatısında ve Kızıl Deniz sahiline 20 km. uzaklıktadır. Bedir, Mekke'den gelip Medine'den geçerek Suriye'ye kadar uzanan yol üzerinde olup, Mekke-Medine arasındaki konak yerlerinden biri idi. Bedir halkı kasabalarına uğrayan ticaret kervanlarına verdikleri hizmetler karşılığında elde ettikleri kazançlarla geçinirlerdi. Ayrıca her yıl Zilkade ayında burada kurulan bir panayır kasaba halkına öneml

Hz Muhammedin Katıldığı Savaşlar

BEDİR SAVAŞI (624) Mekkelilere ait bir ticaret kervanı Müslümanlarca ele geçirilmek istenmişti. Bu şekilde Müslümanların Hicret esnasında Mekke'de bıraktıkları malların karşılığı alınacaktı. Bu durum iki tarafı karşı karşıya getirdi. 1.Bedir savaşı Müslümanların kazandığı ilk askeri zaferdir. 2.Müslümanların kendilerine olan güvenleri artmıştır. 3.Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiştir. 4.Mekkeli esirlerden okuma-yazma bilenler 10 Müslüman'a okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldılar. UHUD SAVAŞI (625) Mekkelilerin Bedir savaşının intikamını alma istekleri. Mekkelilerin Medine şehrine doğru gelmeleri üzerine iki taraf Uhud dağı eteklerinde karşı karşıya geldiler. Savaşın başlangıcında Müslümanlar üstün iken Peygamber tarafından görevlendirilen okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştır. 1.Mekkeliler savaştan galip gelmelerine rağmen kesin bir sonuç elde edemediler. 2.Okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açm

Hz Muhammed'in Hicreti

Hicret bir yerden başka bir yere göç etme demektir Müşriklerin zulümleri yüzünden Mekke'de Müslümanlar barınamaz hâle gelmişlerdi Bu sebeple 2'inci Akabe Bîatinde Hz Peygamber (sas) ve Müslümanların Medine'ye hicretleri de kararlaştırılmıştı Peygamberimiz "Sizin hicret edeceğiniz yerin iki kara taşlık arasında hurmalık bir yer olduğu bana gösterildi" diyerek Müslümanların Medine'ye hicretlerine izin verdi İkinci Akabe Bîati, Peygamberliğin onikinci yılının son ayı olan Zilhicce'de yapılmıştı onüçüncü yılın ilk ayı Muharrem'de (Temmuz 622) Medine'ye hicret başladı Mekke'nin fethine kadar geçen süre içinde, dini uğruna, evini-barkını, malını-mülkünü, âilesini, kabîlesini, akrabasını, bütün varlığını Mekke'de bırakarak Peygamberimizin izniyle Medine'ye göç eden Mekke'li Müslümanlara "Muhâcirler" adı verilmiştir Medine'de muhâcirleri misâfir eden, onlara bütün imkânları ile yardımcı olan Medine'li Müslümanlara da &qu

Habeşistan’a Hicret

“Zulme uğradıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri, and olsun ki, dünyada güzel bir yerde yerleştiririz. Âhiret ecri ise daha büyüktür.” (en-Nahl Sûresi, 41) a) Habeşistan’a İlk Hicret Edenler (615 M.) Müşriklerin ezâları dayanılmaz bir hal almıştı. Müslümanlar serbestçe ibâdet edemiyorlardı. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.s.) Müslümanların Habeşistan’a hicret etmelerine izin verdi. Müslümanlar Habeşistan’a iki defa hicret ettiler. İlk defa 12′si erkek, 4′ü kadın 16 kişi Mekke Devri’nin (Peygamberliğin) 5′inci yılında (615 M.) Recep ayında Mekke’den gizlice ayrılarak Kızıldeniz kıyısında birleştiler. Başlarında bir reisleri yoktu. Buradan kiraladıkları bir gemi ile Habeşistan’a geçtiler. İçlerinde, Hz. Osman, eşi Rukiyye, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf ve Abdulllah b. Mes’ûd gibi muhterem zâtlar da vardı.(79) b) İkinci Habeşistan Hicreti (616 M.) İlk hicret edenler Habeşistan’da iken inen “en-Necm Sûresi”ni Hz. Peygamber (s.a.s.) Hârem-i Şerifte müşriklere okudu. Bitince, sûreni

Mekke Müşriklerinin Müslümanlara Karşı Davranışları

İslâm’ın Mekke’de yayılmaya başlaması ile Mekke halkı iki kısma ayrıldı. l) Müslümanlar, 2) Müslümanlığı kabûl etmeyen müşrikler. Müşriklerin, Müslümanlara karşı davranışları, sırasıyla beş safha geçirdi: Alay, hakaret, işkence, ilişkileri kesme (boykot), memleketten çıkarma ve öldürme (şiddet politikası). 1- ALAY VE HAKARET DÖNEMİ Kureyşliler başlangıçta Hz. Muhammed (s.a.s)’in Peygamberliğini önemsememiş göründüler. İmân etmemekle beraber, putlar aleyhine söz söylemedikçe, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in dâvetine ses çıkarmadılar. Yalnızca, Rasûlullah (s.a.s.)’i gördüklerinde, “İşte gökten kendisine haber geldiğini iddia eden…” diyerek eğlendiler. Müslümanları alaya alıp küçümsediler. Böylece “alay devri” başlamış oldu. Kurân-ı Kerîm, onların bu tutumlarını bize bildirmektedir. “Suçlular, şüphesiz mü’minlere gülerlerdi. Yanlarından geçtiklerinde, birbirlerine göz kırpıp, kaş işâretiyle istihzâ ederlerdi. Arkadaşlarına döndüklerinde, eğlenerek (neş’e içinde) dönerlerdi. Mü’minleri gördükl

Hz Muhammed'in İslama Daveti

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz ilk üç yıl halkı gizlice İslâm’a dâvet etti. Yalnızca çok güvendiği kimselere İslâm’ı açıkladı. (62) Başta Hz. Ebû Bekir olmak üzere, Hak dini kabul etmiş olanlar da, el altından güvendikleri arkadaşlarını teşvik ediyorlardı. Bu üç yıl içinde Müslümanların sayısı ancak 30′a çıkabildi. Bunlar ibâdetlerini evlerinde gizlice yapıyorlardı. Peygamberliğin dördüncü yılında (614 M.) inen: “Sana emrolunan şeyi açıkca ortaya koy, müşriklere aldırma”. (el-Hicr Sûresi, 94) anlamındaki âyet-i celile ile İslâm’ı açıktan tebliğ etmesi emrolundu. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) halkı açıktan İslâm’a dâvete başladı. Harem-i Şerif’e gidip kendisine inen âyetleri açıktan okuyordu: “Ey insanlar şüphesiz ben, göklerin ve yerin mülk (ve hâkimiyetine) sâhip ve kendinden başka hiç bir tanrı olmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın sizin hepinize gönderdiği Peygamberiyim. O halde Allah’a, ümmî nebiy olan Rasûlune-ki O’da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmıştır,- imân edin, O’na